• duzenleme altina alinmadigi icin, yazar-moderator iliskilerini germesi kacinilmaz olan, hakim faktor.

    evvela sorum su:

    cop kutusuna yollanmis bir entrynin silinme gerekcesinin acik ve net soylenmesi gerekmez mi?

    ben mi hukuk'u yargi'yi, iddia makaminin sorumluluklarini gotumden anladim? sozlukte yillardir suregelen moderasyon ve gammaz metodolojisinin, uygulamasinin hayrete dusurecek seviyede kafkaesk oldugunu bir tek ben mi dusunuyorum?

    sikim gibi bir universitede, hasbel kader hukuk okudum, ama ben dahi sormadan edemiyorum: hukuk'un duzenleyiciligi geregi "suclu, kusulu, kabahatli ya da yanlis" olarak belirlenen yargilarin, spesifik gerekce ve kanunlarla orneklenmesi gerekmez mi? oysa ki kac sene var ki entrylerin "silinmesi" islemi kral ssg'den, yargic/savci moderasyona devredildigi halde, silinme ve edit red etme gerekceleri tamamen keyfi, lacka bir sistem icinde uygulaniyor.

    gammaz staff'tan olanlar biliyor. bir entry'i gammazlarken su siklar cikiyor karsimiza

    sozluk formatina uygun degil
    alinti/ornek olmadigi halde turkce degil
    kendisinden onceki entryleri refere ediyor
    bkz fasiliteleri hatali kullanilmis
    refere ettigi entry silinmis
    daha once yazilmis zaten bu
    bu konu baska bir baslikta inceleniyor
    gotumuze girebilir
    soyle ki:

    simdi ilk maddeden sonrakilerin hepsi dikkat edeceksiniz ki ilk maddenin akil almaz "muglak"ligina bir care olarak uretilmis, gittikce de ek kat cikilmis, en son opsiyonda kemale ermis, dogruyu bulmus secenekler.

    butun bu ince elemenin, belirlilik ilkesinin luzumunun madde sayisinin artisina etkisine ragmen ilk madde tuhaf bir sekilde hala yerini koruyor. geriye kalan maddeler ise birbiriyle celisen, neredeyse hepsi spesifik bir "soyle ki"yi hak eden cinsten genellemeler. (bunun disinda maddelerin tuhafligina da dikkat cekelim: eger yargi dilinde entry refere etmek "suc/kusur/hata" olarak belirlenmis ise, ne bok yemeye "refere ettigi entry silinmis" gibi bir gerekce var? entry refere etmek zaten hataliysa, refere ettigi silinse de silinmese de hatali degil midir? kanun tarafindan tanimlanmis bir fiil, nasil olur da baska kanunda legalmis gibi gorunur? bkz verilmis entry silinmis daha dogru olmaz mi?)

    moderasyon gibi bireylerin "sistem" ile uyumlulugunu gozetmek ile sorumlu ksiilerin en temel hukuk prensiplerinden bihaber olmasi saskinlik verici. hukukta belirlilik ilkesi tesmiye edilen bir kavram'in kabul gormesi, sozlukte de basliginin acilmasinin bir sebebi var. suc ve cezayi ve buna dair onleyici tedbir ve uygulamalari muglak ya da kismi belirlilik icinde birakamazsiniz. sucu/kabahati olusturan iddia ve fiilerde "kanuna aykiri/formata uygunsuz" gibi genellemeler ile hareket edemezsiniz.

    en azinda su iki soru yanitlanmalidir:

    hangi kanuna aykiri? neresi aykiri?

    entrynin savunulmasinin ancak "silindikten sonra" gerceklestigi yigilmadan kaynaklanan tuhaf bir adalet sistemi icinde, en azindan silinme gerekcesini entry'de sabitlemek "acik ve net bir sekilde" yazmak zorundasiniz. duzenleyici bir olmayi hedefleyen bir sistem icinde benim entryimin "formata aykiri" saptamasindan ne anlamam bekleniyor? bu birisini yargisiz hapse atmak, parmakliklarin arasindan "sucum ne?" diye bagirana "kanuna aykiri isler yaptin, sen sucunu biliyorsun. duzelt cikaralim" demek gibi bir sey. madem kendimizi her seferinde "kodes"te buluyoruz, bari kodese isinlandigimizda, cop kutusunda "cop" muamelesi gormeyelim.

    diyelim ki entrymiz "sozluk formatina uygun degil". hay, hay. olmayabilir. sictik, dagittik, bilemedik. her ne gerekce olursa olsun. ama bu entryler tek boy, tek tip uretilmiyor biliyorsunuz. uzunu var kisasi var, kalini var incesi var. diyelim ki entry 3 paragraf. ve ben okuyorum, sozluk formatina uyun olmayan yeri neresi "goremiyorum". "goremiyorsan siktir git" denmedigi de belli. oyle olmayaydi ki "gormem" maksadi ve umidiyle cop kutusuna yollanmis bir entryle goz goze gelmezdim. ucmus degilim, ucurulmus degilim. belli ki "bana inanmis"lar. sagolun. ama ben bu inanca nasil layik olacagim? onu bir yol desek?

    o halde iki asamali dusunelim.

    farz edelim ki entrydeki hatayi ilk moderator gormedi. entry gammazdan bir "gerekce" ile geldi. gammaz da entryi "formata uygun degil" diyerek gammazladi. cogunluk hadise boyle gelisiyor diyebiliriz. ve bir an icin gammaz'in refleks adami oldugunu, hatayi "incelenmesi uzere" moderatore sundugunu, ya da "neyin uygun olmadigini" soyleme yukumlulugu olmadigini kabul edelim. bu durumda cop kutusuna gelesiye "uygunsuzlugu" belirleyen bir moderator'un varliginda dugumlenmiyor muyuz?

    entry silen moderator eger bir entryi cop kutusunda "islah" edilmeye yolluyorsa o islahta etkin olacak ve kendi yargisinda etken "curum, hata ya da kabahat" i yani "kendi gordugu uygunsuzlugu" alenen acik ve net bir sekilde yazmak zorunda degil midir? isi sahtekarliga, ytuzsuzluge, bonluge vurursak, "formata aykiri" cok acik ve net'tir. ama ayni sekilde "olmamis" da acik ve nettir. acik ve net'ten kastimiz, sucu acik ve net dile getirmek degil, sucu olusturan unsuru, kanuna muhalefet eden noktalari acikliga kavusturmak elbette.

    formata uygunsuzluk moderator'e gozleri sasi yaparak bakildiginda cikan 3 boyutlu hologramda gorunmediginden, bir nedensellik ilkesine dayandigindan cop kutusuna yollanan entryde de muhatap alinan yazar ile paylasilmalidir.

    cok mu uzun surer? cok mu vakit alir? kim mi ugrasir? bilemiyorum.

    ama acikca soyleyeyim moderator olmaya yonelik bir gram ilgi ve istegimin olmamasi da tam olarak bu sorulara olumsuz yanit vermemden kaynaklaniyor. kim, neden, hangi durtu ve motivasyon ile moderator olmak ister ve zamanini emegini bu ise ayirir bilemiyorum. ama "ben moderatorum" diyen, boyle bir idari yargisal sorumluluga giren kisi "heves" ve "vazife aski"ndan ote sorumluluk ve gerekliliklere sahip olmalidir. moderasyona konu olan entryde iddiayi muglak ve genis zamanli, afaki cercevelere oturtmasi hem kabul edilen konuma saygisizliktir, hem de "vazife"den ekmek yiyecek, yani dogrudan sorumlu oldugu birey ve moderator'un sebeb i mevcudiyetini olusturan entrylere karsi sorumsuzluktur.

    bunun disinda "gammazlik" sifatini haiz kisilerin de gammazlik edebilmek hakkini kendinde gormeleri otomatik-yalapsap bir islemle saglanamayacagindan, gammaz da ispiyonladigi entrynin "kusurunu" moderasyon ile paylasmak yukumlulugundedir. entrynin kusurunu da "resmen hakaret var yahuuu" diye yapmalari cop kutusunda "resmi hakaret"i goremeyen yazara bir sey ifade etmez.

    eger gammaz entryi neden gammazladigini netlestiremiyor, moderator de bu flu haliyle cop tenekesine yallahliyorsa ikisinin de gorevden azad edilmesi, sozlukten yazar ucururcasina bir "moderasyon" bilinci ile yetkisinin elinden alinmasi gereklidir. hukukun "tek tarafli" isledigi yerlerde hukuktan bahsetmek mumkun olmaz, yargic ve hakimlerin de yargiya tabi oldugu bir sistemin kurulmasi, fiil ve sorumluluklarini duzenleyen kontrol mekanizmalari getirildigi bir yapilanma olusturulmasi "hukuk" un sartidir.

    dilegim su: moderatorler praetorlere sadece "gote girme" ihtimallerinden soru sormasinlar. hepsi (biliyorsalar dahi) hukun temel ilkeleri kursu alsin, moderasyona layik olup olmadiklarini evvela kendileri bir gozden gecirsin. hayret bir hadise: biz moderasyona entry begendirmek yukumlulugundeyiz, moderasyon bize "kendini begendirmek, istigal ettigi konuda yetkinligini, rustunu ispatlamak" zorunda degil. sikerim boyle isin adaletini? nerede temsili yargitay, nerede sekli danistay?

    yok "oyle bir sarti biz sallamiyoruz" denecekse ispiyon gerekceleri, cop kutusu fasiliteleri de kalksin. "entrynizi sildik cunku yanlis!" densin. hatta bir sey dahi denmesin, biraz engizisyon, biraz hammurabi, ali kirsin, bas kessin, oyle takilalim.
  • bu faktorun etkinligini en azindan azaltmak icin gammazlama opsiyonunda ve moderasyonun arabiriminde "hatali" kisimlarin "cop kutusunda "highlite" ile gelmesi gibi bir incelik yapilabilir. biz soz konusu highlite'i metin icinden hemen gorur, onun acik ve net izah edilmis "kural/kanun maddesi/ne sikse" ile uyumlulugunu gozden gecirebiliriz. editleme sirasinda kolaylik yaratir, moderasyon ile tartisma esnasinda rahatlik verir.

    (daha once de dile getirilmistir ama) cop kutusuna gelen entryler "sil, editle" gibi opsiyonlar ile sinirlanmaz ilgili entryden bir mesaj opsiyonu cikarilirsa (entryi silen kisiye degil, moderasyon ortak havuzuna) en azindan bir moderatorun keyfiyeti ile degil, ortak bir yarginin adaletine guvenebiliriz. daha onemlisi "israrla" fikri bir anlasmazlik yuzunde silinen entrylerin "gote girip girmeyecegi" konusunda cogunlugunun hukuki yetkinliginden ettigim moderatorlere degil justinianus gibi uzman praetorlerce dogrudan yanitlanmasi daha tatmin edici olacaktir. eger praetor kontenjan acigi varsa genisletilmesi, en makul olan secenektir.
  • örnek:

    başlık: elinde kitapla dolasan erkek

    entry (versiyon1): porno dergiye kamuflaj yapıyordur.

    aradan 1 gün geçer ve çöp bidonum ışıldar. ulan bu nedir?

    "silen: x @ 25.07.2005 22:18:00 | sebep: kendisinden once bir tanim mevcut degil
    ...
    (25.07.2005 22:07)"

    bu silinme sebebini görünce anlıyorum ki moderatör arkadaş 4 kelimelik tanım cümlemi okumamış bile.

    neyse, hala yazışmalar duruyor ve gerisini yazmaya gerek yok. moderatörümüze diyorum ki, "bu cümlede gizli özne var ve kendisi zaten bir tanım. lütfen gereken yapılsın"

    gelen cevap ise: gereken yapılmıştır. siz de gerekeni yapınız.

    ben bunun üzerine cümledeki "nokta" (.) işaretini siliyorum ve onaya gönderiyorum. yine siliniyor. ben de aynı anlama geldiğini yazdığım ve kendisine örnek olarak gönderdiğim iki cümleden birini entry olarak tekrar giriyorum ve başka bir moderatör tarafından onaylanarak canlanıyor.

    yukarıda yazdığım tüm olayları yazmamın sebebi kesinlikle "bakın a dostlar, bu moderatörler böyleyken böyle" değildir. ama gelen ispiyonun doğruluğunu sorgulamamak, yazarın cevabını kaale almamak başka bir anlama geliyor. yani "ağzınla kuş tutsan seni sikime takmam" anlamı çıkıyor. başka bir anlam çıkaran varsa beri gelsin.

    bunları yapmamak bir eksiklik değil. tamamen güven denilen olgunun üzerine gurur yapmaktır. eşit davranmamaktır. ben bu gibi bir davranışta yanlışlık arayamam. çünkü yazdıklarımın ispat olmasına rağmen cevap verilmemesi, doğrunun kabul edilmemesi kabullenilebilir bir davranış değildir. yani yanlışlık değil bence kasıttır. kasıt ise şahsıma değil, ilgili kişilerin birbirleri kafasında oluşturduğu statüdür. (standart yazar-moderatör-başarılı bir azimli yazar. ki ben burada azimli yazarın başarılı ispiyon yapan biri olup olmadığını da bilmiyorum. yapılanlar karşısında heralde öyledir diyerek kafadan yazıyorum bu sıfatı)

    bu davranış bana biraz klasik polis davranış modelini anımsattı. yani şikayet eden birisi varsa sen mahkemeye kadar potansiyel suçlusun. ama burada mahkeme de yok. yani kesinlikle kodestesin.

    ama kanunlar değişti arkadaşlar. bunu moderatörlerin de benimsemesi gerek. benim suçum ispatlanana kadar bana suçlu damgası vuramazsın. "avukatımı istiyorum" veya "savunmamı ben yapıcam" dersem seçeneği olmalı. hatta seçenek değil, hakkım olmalı.

    hala anlayamadığım ve gerçekten de içime oturan nokta şudur: ispatım ortada, gerekenin yapılmasını talep ediyorum. ama buna rağmen kaale alınmıyorum. bu durumun bir çözümü varsa demek ki ben bilmiyorum.

    ben haklarımın adil bir şekilde korunmasını istiyorum. moderatörler de şikayet edilebilsinler ama doğru hareketlerde şeker de yiyebilsinler.
  • götümüze girebilir faktörünün en bir keyfiyet arz ettiği olay. pardon faktörler bütünü. olmadı anasını satayim. olay olsun olay.

    neyse. anladığım odur ki, predatör praetorların moderatörler ile olayı istişare etmesi sonucunda bir çifte standart doğmaktadır. arada bir açarım bbc'imi, bakarım sevgili hür dünyanın başındaki corc dabılyu bush yine bir haçlı seferi hazırlığı içinde. hemen kan beynime hücum eder ve "½½{$½$##$½#£½#@@£#½$$£# dedirten adam" diye döşerim. çat düşer entri çöp kutuma, götümüze girebilir gerekçesiyle. bir değil, iki değil derken, hemmmen sonuçlara varır, en az 3 moderatörü cia ajanı bellerim. bildik türk refleksi diyeceksiniz belki ama ben brunei sultanının sülalesine bir sövdüm zamanında, öyle böyle değil, bugünkü aklımla düşmana bile o biçim çıkışmam. ama gelin görün ki sözlüğün götüne göz dikmekle itham edilmeyi bırakın, bir moderatör "yarıldım eline sağlık :)))))))" kabilinden tezahüratta bile bulundu. demek ki neymiş. hür dünyaymış, haçlı seferiymiş, akça pakça müttefikmiş.
  • bu konularda inat etmenin zararlı olduğunu gözlemledim. bazı konuları biraz zor anladığımı kabul etmekle beraber, bana saçma gelen moderasyonları bir dönem inatla canlandırarak, sanırım 7 kere çaylak olma rekoruma katkıda bulunmuştum.
  • ağzımızın hayretle ve hararetle olmak üzere açık kalmasına sebebiyet verir. şöyle ki; bir moderatörün başlığına entry girersin. ilgilisi okur ve: ahaha, süper ama falanca yere edit yapsak daha bir süper olur, yanlış anlaşılmasın'' şeklinde msj atar. emir büyük yerden tabi, hayır demek olur mu*? ve aylar gelir geçer. çöp ışığı yanıverir. hay allah derken bir de bakmişsin ki biririn süper dediğini diğeri silivermiş...

    kimlerin nasıl yorum yapacağının malum olduğu faktördür aynı zamanda!
  • akil sagligi ve sinir sistemi normal bir insanin gonlunden gececekten milyon kat daha azdir. (moderatorlerin alayi ruh hastasi diyenlerden alki$ bekliyorum)

    ote yandan, her konuda super bilgili, yetkili ve dahi otorite yazarlarin aksine bu ozelliklere sahip bir moderator henuz ortaya cikmadigindan moderasyon da, insan faktorunun devreye girdigi her surec gibi hatalardan, sacmaliklardan, yer yer ortalama bir bilek kalinligindaki sici$lardan nasibini almaktadir.

    sozluk, yapisi (ve dahi bana sorarsaniz guzeliigi) geregi 2+2=? somutlugundan ibaret olmadigindan gorecelik yer yer siritmakta, bir takim egolar sivazlanmaya ve/veya uzaga i$eme yari$lari yapilmadiginda devreye girmesi beklenen iyi niyet 'sen benim kim oldugumu biliyor musun?' sacmaligina takilmadiginda cogu zaman hadiseleri cozebilmektedir.

    sozlugun yonetim $ekli nasil bir $eydir, neden boyleyken boyledir aciklamalarinda bile inat edilmeyip bir praetor kavraminin olu$masi, yonetici ve yonetilen arasindaki iyi niyete bir ikinci kopru olmasi gerekirken nedense bir yargitay, bir dani$tay muamelesi gorup yer yer praetor'lari da canindan bezdirmi$tir. tam bu noktada, bilenlerin aklina ssg'nin zamaninda bir yerde dedigi "sicmak isteyene masa da tuvalet olur" sozu gelir, gulumsenir.

    i$in yasal boyutuna gelince cogu zaman ele$tirilmesi gereken moderasyon degil, belki ba$ta turk ceza kanunu olmak uzere turk yasa/yargi sistemidir. bir kisim insanimizin iki gram benzeyebilmek icin olmadik got attigi ozgurlukler ulkesi amerika, bir "president jokes" cenneti ve dahi serbestce bayrak yakip denyoya denyo denebilen bir belde iken; cennet vatanimiz bir karikatur yuzunden insanlarin dava edilebildigi ve yabanci bir devlet ba$kanina hakaretin yasalar kar$isinda suc sayildigi bir yerdir.

    ek$i sozluk, gerek yasal sorumlulari gerekse bulundugu cografya bakimindan turk yasalarina tabi oldugundan, silinen bir entry kar$isinda "adamin ulkesinde buna bir $ey demiyorlar?" yakla$imi naiflik ile puruzluk arasinda tenis oynamakta, servis habire degi$mektedir.

    yapici ele$tiri ve laf salatasi arasindaki farki dinleyenin algisi kadar, ba$ka $eyler de belirler:

    * ula$ilmak istenen sonuca goturmesi beklenen adimlarin belirliligi
    * surecin getirecegi yuku payla$ma istegi
    * ula$ilmak istenen sonucun bir halta benzemesi (aha gene goreceli)

    ama asil uzucu olan, zehir gibi cali$an kafalarin bile bu basitlikte kaybolmasidir.
  • sozlugun yonetim sekli sebebi ile surekli olarak sorgulanacak faktorlerdir. yonetim kendi acisindan yok boyle bir sey deyip bu yonde dile getirilen elestirileri haksizlik olarak nitelendirse de bu boyledir. boyle olan ise sozluk yonetimin son derece keyfi olmasi degil, hatta hic keyfi olmasa bile bu keyfiyet kavraminin kafalarda soru isareti yaratacagidir. sonuc olarak belli bir seffafligi ya da hesap verme zorunlugu olmayan, verilen kararlarin veya uygulamalarin hicbir sekilde denetlenemedigi, insan faktorunun veya yanlislarinin da dahil oldugu/olabilecegi bir yonetim yapisi vardir. yani yonetim uygulama sirasinda gercekten keyfi bir sekilde hareket etmese bile -ki genellikle oyle oldugunu dusunuyorum-, disaridan nasil hareket ettigi gorulemedigi icin, kisisel vakalardan yola cikarak keyfiyet elestirilerinin yapilmasi son derece dogaldir.

    kisacasi bu tur elestirilerin dogmasina sebep olan yonetim seklinin kendisidir. bakin yanlis anlasilma olmasin. yonetim surekli olarak keyfi davraniyor demiyorum. ki kendi yasadigim kimi orneklerden yola cikarak kisisel ihtiras ve keyfiyetten uzak, son derece objektif bir sekilde davrandiklarini da soyleyebilirim. gerci tam tersi ornekler de var ya... neyse. demem o ki bu tur elestirilerin gundeme gelmesi dogaldir. cunku aldiklari hicbir karar icin aciklama yapma zorunlulugu olmayan bir yonetim anlayisi ile yonetilen bizlerin aklina bu sorularin gelmesi dogaldir. gene diyorum bu demek degildir ki yonetim son derece keyfi hareket ediyor... sonuc olarak bizler 99 dogruyu degil, basimiza geldigi icin 1 yanlisi goruyoruz. ya da yonetimin ne buyuk ozveri ile calistiginin degil, arkadasimizin veya kendi basimiza gelenin degerlendirmesini yapiyoruz. bunun icin yonetimin bu elestirilerden rahatsizlik duymasi -eger duyuyorlarsa- bir celiski bence. cunku dedigim gibi bu elestirilerin dogmasina sebep olan yonetim seklidir. sonuc olarak sozlugun bu sekilde yonetilmesinin daha iyi oldugunu dusunen ve bu sekilde yoneten yonetim icin, gulu seven dikenine katlanir veya katlanmalidir diyorum...

    ayrica:
    (bkz: eksi sozluk yazar haklari bildirgesi/#7360838)
  • ekşi sözlüğü tdk sözlüğünden ayıran faktörle aynı faktördür efendim. ekşi sözlük yapısı itibariyle oldukça esnek yapıya sahip bir sözlük. mesela bakalım: tdk sözlüğüne baktığımızda kalem için ne diyor? "yazma, çizme vb. işlerde kullanılan çeşitli biçimlerde araç" ya sözlükte buna yazarlar nasıl bakıyor? "dün gece kötüme sokutturduğum nesne.."
    demek ki işin içine insan faktörü giriyor. bir başka misal, ertuğrul özkök için "lombak lan bu" derken queen için "freddie mercury'i bi kere canlı seyredebilmek için 3 zencinin bütün deliklerimi tıkamasına razı olacağım grup" diyor bir yazar. biz tamamen keyfi olarak olaya yaklaşırken, isteklerimizi dile getirirken, istediğimize nefretimizi rahatça kusarken -ki buna ben de dahilim- vs. vs. moderatörlerin olaya nasıl objektif yaklaşmasını bekliyoruz? sosyal bilimciler bilir, metod derslerinde şöyle denir: insanın olduğu yerde objektiflik diye bir şey yoktur. çünkü insanın hayata bakış açısını yaşam tecrübeleri belirler. her insanın yaşam tecrübeleri birbirinden faklı olduğuna göre, zibilyon insan, zibilyon tane bakış açısı anlamına gelir...

    ssg'nin, ilk başta arkadaşlarıyla eğlenmek amacıyla kurduğu bu yapı, zaman içinde hayalinin çok ötesinde değişikliklere uğrayarak bugünlere geldi. ssg, sözlüğün derinliklerinde bir yerlerde "siz olmasanız da biz kendi kendimize yazar eğlenirdik" diyor. "sözlük benim sözlüğüm, kural benim kuralım. konsepti de ben belirlerim, kafana uyarsa gel sen de iki kelam karala.." diyor ssg. ayrıyeten buraya gelirken buranın faşizan bir yönetimi olduğunu bilmiyor muyduk? biliyorduk elbette.. bugün moderatörler kendi aralarında bir karar alsa "konsepti değiştirdim ulan ben, hatta abarttım, niki "k" ile başlayan yazarlardan sonrasını komple uçuruyorum" dese hangimiz itiraz edip, "ben yasal hakkımı kullanmak istiyorum, sizinle mahkemede görüşücez" diyebilir?

    yaptığımız şey tam olarak sözlüğe bu kadar emek vermiş moderatörlerin samimiyetini görmezden gelip, şüphe etmek, egolarımızı öne çıkarıp "ben ben!" diye bağırmaktan başka bir şey değildir..

    hayırlı sabahlar..

    aylar sonra gelen edit: bu entry benim götüme girsin. keşke moderasyon gerçekten keyfi davransa da şu sözlüğü hal yoluna koysa. yıldızları teker teker kayarken...

    bonus track: (bkz: moderasyonun değişmesi)
hesabın var mı? giriş yap